Öteden beri, “sosyal bilimler enstitüsü” deyince aklıma ilk gelen, boğucu bir devlet dairesi ortamında dar bölmelerinde çalışıyor görünen doktora öğrencileri ve doçentler oldu. Akademik ecclesia‘ya imanımın yerinde olduğu bir vakitler, daha ortalıkta sosyal medya filan da yokken, çeşitli enstitü dergilerinden Vogon şiiriyle yarışabilecek sıkıcılıkta berbat makaleler bulup neşelendiğimizi hatırlarım. Haliyle, tefrika etmeye başlayacağım çalışmaya girişmeden [...]
![](http://stats.wordpress.com/b.gif?host=istifhanem.com&blog=12946933&post=2160&subd=istifhane&ref=&feed=1)